Ttb Başkanı Şebnem Korur Fincancı: “Önümüzdeki 2 ay içerisinde hakkımızı alamamak koşuluyla işten çıkarmalara varan bir mücadele çizgisi çizeceğiz.
Ankara’da sağlık emekçileri meslek örgütleri, sağlık çalışanlarının sorunları ve analiz önerileri üzerine basın toplantısı düzenledi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Yoksulluk giderek derinleşiyor ve bundan hepimiz nasibimizi alıyoruz. Maalesef geçtiğimiz yıllarda mücadele ederek kazandığımız haklar Mesleki değerimizi yok sayan, itibarsızlaştıran dil kullanımının yaygınlaşmasının yanı sıra şiddet de her geçen gün artmaya devam ediyor. Hem bizi bölgeden uzaklaştırıyor hem de hastamızla aramıza girerek güven duygumuzu ortadan kaldırıyor. birbirimizin içinde.” Korur Fincancı, sağlık çalışanlarının haklarını ve kazanımlarını korumak için sağlık emek meslek örgütleriyle birlikte çalışmaya devam ettiklerini belirterek, “Haklarımızı almazsak işten çıkarmalara varan bir mücadele çizgisi çizeceğiz. Önümüzdeki aylar (Eylül, Ekim) tüm meslektaşlarımızla yapacağımız toplantılarla geçecek. Birlikte bir miting gerçekleştirmeyi umuyoruz” dedi.
Sağlık emek-meslek örgütleri, sağlık ortamının sorunlarını, analiz önerilerini ve ortak çaba stratejisini değerlendirmek üzere Ankara’da basın toplantısı düzenledi. Toplantıya DİSK, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (SES), Genel Sağlık Çalışanları Sendikası, Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF), Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Tabip Sen, Tabipler Birliği, Sosyal Hizmet Çalışanları Derneği temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını TTB Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı.
Korur Fincancı açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Maalesef toplumdaki yoksulluğun ve şiddetin artması, bunları doğrudan sağlık alanında hissetmemize ve aslında yapmak istediğimiz sağlığı koruma ve toplumu sağlıklı kılma çabamıza engel teşkil ediyor. Dedik ki: “Söz bizimdir. Türkiye’nin her yerinde toplantılar yaptık. Bu toplantıların ardından Beyaz Yürüyüş, Beyaz Forum ve diğer görevlerle sesimizi duyurmaya çalıştık. Bunun sonucunda sağlık otoritesi ‘Beyaz Reform’ demek zorunda kaldı” Bu aslında çabamızın başarısıydı.
” BİRLİKTE MÜCADELE EDEREK ÇALIŞMA ORTAMIMIZI VE KOŞULLARIMIZI İYİLEŞTİRMEK BAŞARILI OLMALIDIR”
“Beyaz Reformu” tabirinden sonra bir gün bile yaşam koşullarımızı iyileştirecek düzenlemeler yapılsa bile bunun geleceğe yansımayacağını gördük. Bunun geleceğe yansımaması genç meslektaşlarımızın kaybıyla sonuçlanmaya başladı. Yurt dışına gitmek için bize başvuran doktor sayısı 1964’e ulaştı. Bunlar, iyi durum belgesi olmadan kabul eden ülkeler olduğunu bildiğimiz için bize başvuran kişiler veya bir süre sonra başvuruların olduğu durumlar var. . Bu sıkıntı verici çünkü hem geleceğe dair umudumuzu hem de burada kalan meslektaşlarımızı tüketen bir süreç. Çalışma ortamlarımızı ve koşullarımızı güzelleştirmeyi hep birlikte çaba göstererek başarmak mutlaka gereklidir. Bu da ancak yan yana durarak, haklarımız için bu çabayı güçlendirerek mümkündür.
” YOKSULLUK ARTIYOR, SON YILLARDA MÜCADELELERLE KAZANDIĞIMIZ HAKLAR ZORLANIYOR”
Yoksulluk derinleşiyor ve hepimiz bu yoksulluktan payımızı alıyoruz. Maalesef geçmiş yıllardaki çabalarımızla kazandığımız haklar da eriyip gidiyor. Şiddet her geçen gün artmaya devam ederken, mesleki maliyetlerimizi göz ardı eden ve bizi itibarsızlaştıran dil kullanımının yaygınlaşması, bizi hem sahadan uzaklaştırıyor, hem de hastalarımızla ortamımıza girerek birbirimize olan inanç duygumuzu ortadan kaldırıyor. . Bu da toplumu sağlıklı tutma çabamızın önünde önemli bir engeldir. Şiddete karşı gazetecilik anlayışında hakikate doğru adım atabilecek çabalara ihtiyaç var.”
Ardından Korur Fincancı, zamlara ve hayat pahalılığına karşı demokratik kitle örgütleriyle Ağustos ayında yaptığı ortak açıklamada TTB’nin bahsettiği eylem planı hazırlıklarının durumu hakkındaki soruya şu cevabı verdi:
” ÖNÜMÜZDEKİ 2 AYDA HAKLARIMIZI ALMADIĞIMIZ DURUMLARDA LANSMANA KADAR ÇALIŞACAĞIZ. KASIM AYINDA BÜYÜK BİR TOPLANTI GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
“Tüm meslek, emek örgütleri ve tüm bileşenleri katarak bu çaba sürecini hep birlikte nasıl inşa edebiliriz diye toplantılar yapıyoruz, bu toplantılar devam ediyor. Daha önce olduğu gibi bu alandaki tüm meslektaşlarımızla bir araya geliyor ve Türkiye’nin tüm illerinde bir araya geliyoruz. İlk adım olarak bunları yapacağız. Hem sorunları paylaşmak hem de bu sorunları kamuoyuna duyurmak için bir çizgi çizeceğiz. Önümüzdeki 2 ay boyunca tüm Türkiye’yi birlikte gezeceğiz, illerdeki temsilcilerimizle bir araya gelip sonuçları paylaşacağız. Basınla fotoğraf çektireceğiz. Bunun ardından tüm bileşenleri büyük bir mitingle bir araya getireceğiz ve bu talepleri her zaman bir araya getireceğiz. Bunu sahada da göstereceğiz. Haklarımızı almamak koşuluyla işten çıkarmalara varan bir mücadele çizgisi çizmiş olacağız. Önümüzdeki aylar (Eylül, Ekim) başta tüm meslektaşlarımızla yapılacak toplantılarla geçecek. Kasım ayında hep birlikte büyük bir mitinge imza atmayı umuyoruz.”
” AKP’NİN ARTIŞ ORANI TÜM KURULUŞLARCA KABUL EDİLMEZ”
TTB Merkez Meclis Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, “Özellikle AKP heyetinin 2 gün önce açıkladığı artış oranının tüm kuruluşlar tarafından kabul edilmeyeceği bu dönemde, bu bilinçli bir yoksullaştırma politikasıdır, emek sömürüsü artık pervasızdır” dedi. Bu örgütlerin özgünlüklerini koruyarak ama birlikte hareket ederek bir eylem süreci ördüklerini göreceğiz. İşten çıkarmalar dahil haklarımızı alana kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Genel Sağlık Çalışanları Sendikası Başkanı Dr. Derya Uğur da göçle ilgili şunları ifade etti:
” YURT DIŞINA GÖÇÜN NEDENİ ÇOK AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARI, SAĞLIKTA ŞİDDET”
“Doktorlarımız yurt dışına gitmek isterken rekor kırmaya devam ediyorlar. Buradaki sebebi ilk başta sağlıkta şiddet olarak görüyoruz. Artık tüm sağlık çalışanları yurtdışına çıkma çabası içerisinde. Sebebi ise çok ağır çalışma koşulları, yaşanan şiddet. Sağlıkta.Bugün Avrupa ülkelerinde çalışan sağlık çalışanlarının 4 hemşiresi var, Türkiye’de ebe ve doktorların işlerini 2 kişi üzerinden yürütmeye çalışıyorlar.Bugün sağlık çalışanlarını köle gibi gören sağlık sistemi içinde hizmet etmeye çalışıyoruz. ve vatandaşı müşteri olarak görüyor. Sabah evden çıktığımızda akşam gelir miyiz diye korkuyoruz. Daha insani şartlarda, daha iyi fiyatlarla çalışmak büyük ihtimalle. Yurt dışına çıkmamız gerekiyor. Yurt dışına giden arkadaşlarımız sık sık istemeyerek gittiklerini söylüyor. Gitmek zorunda oldukları için o arkadaşlarımızı kaybediyoruz. Sağlık sisteminin durumu gelecekte ne olacak bilmiyoruz. Aslında şu anda birçok hastanede uzman doktor sıkıntısı var. Gelecekte başımıza ne gelecek diye düşünüyorum, çok kötü günler bizi bekliyor.”